29 Eylül 2011 Perşembe

Esir Şehrin Mahpusu Üzerine

16 mart 1920 günü İtilaf Devletleri (çoğunlukla da komik bıyıkları ve tabak şapkalarıyla İngiliz askerleri) resmi olarak İstanbul'u işgal eder. Neden mi? Çünkü yenen yenileni sosyal, kültürel, ekonomik alanda işgal eder. Ya da komik bıyıklı tabak şapkalı İngiliz ve dillerindeki kemiklerle Fransızlar gibi topyekün işgal edilirsiniz.

Üçlemenin ilk kitabı olan "Esir Şehrin İnsanları" çocukluğumdan beri bana hep uzak gelmiş, TRT'nin yaptığı uyarlamadan hiçbir halt anlamamıştım. Aklımda sadece "Memoli"de ağanın yiğeni (adı Emre miydi?) oynayan adam kalmıştı o uyarlamadan.

Esir Şehrin Mahpusu'nu elime aldığım zaman, adam salı verilir, artık "Millicilerden"dir, topyekün bıyıklı ve dillerinde kemikli askerlerce işgal edilmiş, satıcılarının sesi az çıkan bir şehirde o artık mahpustur gibi düşüncelerim vardı. Halbuki Kamil Bey hapisten hiç çıkmıyor kitap boyu. Kitabın da yazarı olan Kemal Tahir, işgal İstanbul'u rezilliğini anlatmaya devam ediyor; elbet kendine has, kendince inip çıkan bir insanın nefes alışını andıran bir ritimle.

Kimsenin neci olduğunun bilinmediği bir ortamda, Kuvayi Milliye'nin bazılarınca padişah'a baş kaldırma olduğu düşünülen, Anadolu'da ton ve ton çatışmaların olduğu bir zamanda, "iftiradan" içeri giren Kamil Bey önceleri hırsız, tecavüzcü ve katillerin arasındadır. Daha sonra çıkardığı "büyük olaydan" sonra romantik İttihatçıların bulunduğu yere konulur. Kamil Bey eski paşa oğludur ve 36sına kadar hep Kuzey Kutbu, Afrika, Güney Amerika, Uzak Doğu dolaşmış bir hariciyecidir, 31 mart, 1. ve 2. meşrutiyet, Dr. Nazım, Enver, Jontürk, Meşrutiyet, Selanik gibi kavramlardan habersizdir, hapiste bunları tanır.

Hayatımda diyebilirim ki ilk defa bir kitabın sayfalarını hani tam manasıyla "bir solukta" okudum ve inanmıyordum böyle bir şeye ama, yüreğim ağzımda, kalbim bir top güllesi gibi attı okurken. Yakın tarihin romantik ittihatçılarının nelere mal olduğu, okuyucusu gibi bütün olaylardan habersiz Kamil Bey'in serüveni; her şeyden mühimi Kemal Tahir'e hayran bırakan bir kitap. Kitapta dönemin sokak edebiyatı, gazete ilanları, bir adamın paşa oğulluğundan "Millici Abiliğe" geçişi edebiyat ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olarak anlatılıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder