8 Nisan 2012 Pazar

Kurutulmuş Hayaller

Hayatım boyunca (şu ana kadar yaşadığım senelerden bahsediyorum) yemeğe düşkün, hatta yemek söz konusu olduğunda elitist biri oldum.




Gıdaların bizim kültürümüzde yeri çok başka. Teknolojinin güzel yanı elektrik, televizyon ve konumuzla alakalı olarak buzdolabı, hem Türkçe'ye hem de kültürümüze pek geç girmiştir. Bunun için de bizim gibi diğer dünya milletleri ve kabileler belli başlı gıdaları koruma altına alıp, söz konusu gıdayı mevsimi geçince de yemek istedi. Ne güzel.

Dönem dönem bizi ayakta tutan belli başlı hayaller (ki umutla koyun koyuna aklımızda belirirler) yerlerini çok alakasız şeylere bırakabiliyor. Yağlı boya resim yapmak, yeni bir fotoğraf makinası almak, sanki bir anda yamuk her şeyi düzeltecekmiş gibi tatile çıkmak, saatler boyu pipo içmek, Eminönü pazarından yeni bir manto almak (anneminki bu), yeni aldığı cep telefonunu hiç ama hiç elinden düşürmemek (babam) ... gider daha.

Biz, benim anladığım kadarıyla ara veriyoruz hayallerimize. Yani demin söylediğim, "yerlerini alakasız şeylere bırakma" aşaması çok da farkında olmadan yaptığımız bir şey. Misal, bir sınav oluyor, bir kadın-bir erkek çıkıyor karşımıza, kredi kartı borcu, otöbüsü kaçırmak belki o hayali düşünürken ... gider gider daha.

Amma bildiğim en büyük şey, bu "yerlerini alakasız şeylere bırakma" aşaması kendi içinde kendini yok ediyor. Siz hayalinizi unuturken bu saçma şeylerle, o saçma şeyin içerisinde de o kendinizi rahat hissettirecek hayallerinizden en az birine ait ipuçları buluyorsunuz.

Hayat akıp gider... pardon: Rüzgar kanatlı atlılar gibi geçerken hayat (Necdet Şen'in iteklemesi ile N. Hikmet) insanı ayakta tutan şeyin adı hayal oluyor. Ben mesela normal biber dolmasına oranla, yazın kurutulmuş dolmalık biber ve yine yazın yapılmış tarhana çorbası eşliğinde bir kış gecesini masmavi bir deniz manzarasına değişirim.

Normal bir akışta kurulan (rüzgar kanatlı at işte) hayaldense, bir anda aklımı çelip unuttuğum ve sonra kaçırdığım otöbüsün numarası, bana dik dik bakan okuldaki Arap çocuk ile veyahut dedemin bıyıklarından aklıma Ayhan Işık'ın gelmesini; Ayhan abi'den de Sadri Alışık'a gelip Turist Ömer serisini izlemeyi çok seviyorum. Bir zaman kuruttuğum hayalleri sonra yemeyi eşsiz buluyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder